İnsanlardan iyi olmalarını mı bekliyorsun? Hiç mi tarih okumadın? Tarihin “kendisinin” ne olduğunu zannediyorsun? Tarih insanın ilk günahının cezası olarak cennetten kovulması ile başlamadı mı? Tarih bizim müebbetimizden başka nedir? Asıl beklenmedik olan bazen birilerinin çıkıp iyi bir şey de yapması değil mi? Hiç mi savaş görmedin? Dünyanın her coğrafyasındaki her insanın içinde yaşananlar ne sanıyorsun? Savaş barıştır, sesleri duymuyor musun?
Biri çıkıp da sana bir laf ettiğinde otomatikman gülümsüyor musun? Peki seni aslında küçümsediği için, seni daha da küçültmek için o lafı ettiğini ve gülümsemeyle bunu gizlediğini hayal edebilir misin? Üstelik diğerleri, senden daha “hızlı” olanlar bunu anladı ve sen, tüm yalnızlığınla, özenle seçtiğin kıyafetler içinde kamburlaştığını, ezildiğini ancak bu yazıyı okurken fark ediyorsun değil mi? İnsanların “iyi” niyetli olduğunun kabulu sence de biraz “fazla” değil mi?
İnsanların sana “iyi” davranmalarının nedeni ne? Neden gelip sana iyi davranmalılar? Neden sana iyi davranmadıklarında üzüleceksin? Bütün bunların ne gereği var? Komşunun, devletin, toplumun yada şirketin neden var olduğunu düşünüyorsun ki? Bu kurumların görevi sana iyi davranmak mı? Yoksa tek başına girebileceğin cehennemden seni uzak tutmak mı? Toplum, sevgilin veya patronun formuna girip sağlam bir tokat patlattığında yüzüne, ne hissediyorsun? Neden iyice düşünmeden “iyilik” bekliyorsun?
Şehrin düzleştirilmiş duvarlarının DNA’mızın eğriliğini giderdiği nerede görülmüş? Peki neden şehirlerdeyiz? Bazı cehennemlerin diğerlerinden daha iyi olduğunu görmüyor musun? Görevinin bir nevi bu cehennemlerin en iyisine hizmet olduğunu anlıyor musun? Ne mi yapacaksın? Gereksiz bir acı görüyor musun? Onu dindirebiliyor musun? Bilebileceğin her şeyi bildiğini düşünüyor musun yoksa bunun yapabileceğin en kötü şey olduğunu anladın mı?
Onca çabandan sonra bile, kendini adadığın onca saatten, kafanı toplayıp yeniden âna döndüğün, yeniden gülümsediğin, bir daha denediğin, başardığın, başardığını zannettiğin, gülümsettiğin, iyileştirdiğin, yeniden sevdiğin, kendinden verdiğin, verdiğin, verdiğin onca seferden sonra bile, biraz sevgiyi, bir takdiri, teşekkürü hiç beklemesen de en çok hak ettiğin ânda bile dayağını yedin mi hayatın? Korkunç ama, saygısızlık sandığın tüm bu olayların, haksızlığa uğradığını hissettiğin bu günde, senden ve yaptıklarından bağımsız olduğunu bilmek iyi gelir miydi?
Hayat keyfî ve zalimce…
Sen naifsin.
Ne bekliyorsun?
*-*-*
Instagram: @egeyagiz
Twitter: @egeyagiz
Spotify: Ege Yağız